Merritt Parkway - Şiir Çevirisi ve Analizi

Uzun yolculukları tahminimce çoğumuz seviyoruz, tabi ki çok sık gerçekleşmedikçe. Eğer şoför biz değilsek yolculuğumuz için hazırladığımız Spotify müzik listesini açıp pencereden geçip giden evleri, ağaçları, sonrasında kaybolan şehrin ötesindeki dağları, ovaları, belki denizi izleyerek başka bir aleme kendimizi atıyoruz. Denise Lovertov bu yolculuklarından birini çok güzel bir şekilde Merrit Parkway şiirine dökmüş ve yolculuğu bir yaşam yolculuğuna dönmüş. 


Önceki şiir çevirilerimi ve analizlerimi görmek için tıklayınız. Şiirin orijinalini aşağıdaki resimden okuyabilirsiniz. Farenizin sağına tıklayıp yeni sekmede aç derseniz, oradan büyütüp okuyadabilirsiniz.



Şiirin Türkçesi

Merritt Parkway

Adeta
sonsuzmuş gibi hareket halindeler, sanki biz de
sürekli hareket halindeyiz -


Solgun bir gökyüzünün altında
ışıklar yanarken bir yıldız
sisleri delip geçti & şimdi
istikrarlı bir şekilde 
takip ediyor
rüya gibi sabit bir süreklilik altında
şeritli yolumuzun üzerinde...

Ve insanlar - yani biz!
arabanın
içlerindeki insanlar
sadece benzin istasyonlarında belirgin
güvensiz 
birbirlerine bakarak
hızlıca kahve içiyorlar
kahve makinalarının yanında & aceleyle
arabalarına geri koşuyorlar
içlerinde sonsuza kadar kayboluyorlar
hareket etmeye devam etmek için-

Asfalt yolun ötesinde geçen evler, 
ağaçlar, çalılar, geçerken
bizden öndeki arabaları, arkamızdakiler baskı yaparak
bizi geçiyor
ve
bize doğru parıldayarak gelenler
acımasızca hareket ediyorlar

altı şeritli yolda, kayarak
kuzeye ve güneye doğru, kirli bir sesle
hızlanıyorlar-

Şiir Analizi

Merritt Parkway, Amerika'nın Connecticut eyaletinde bulunan bir yola verilen isim. Şiirden de anlaşılacağı gibi şairimiz bu yoldan esinlenerek bir araba yolculuğunu tasvir ediyor. Altı şeritli olarak tasvir ettiği bu yolda yolculuk deneyimi anlatırken ayrıca hareket, geçicilik, zamanın akışı, insan ilişkileri gibi temaları işliyor. Şiirde "devam etmek" ve sonuna doğru "acımasızca devam etmek" ifadeleri durmaksızın süren hareketi ve çevrenin geçici doğasını vurguluyor.


Merritt Parkway yolu, şairimizin şiirinde bir çerçeve görevi üstleniyor. Fiziksel bir yolun ötesinde mecazi bir görevde üstleniyor olabilir. Hepimizin deneyimlediği sürekli hareket, yani yaşamın ta kendisi. 


Adeta
sonsuzmuş gibi hareket halindeler, sanki biz de
sürekli hareket halindeyiz 


Başlangıç dizeleri yaşadığımız hızlı tempoyu anımsattı bana. Her gün sakin bir şekilde kalkıp kahvemizi içtikten sonra başlayan o tempolu hayat.  Şiirin daha sonrasında evleri, ağaçları, çimleri geçtiğinden bahsediyor. Bu da zaman içerisinde değişen manzaralardan, belki de yer şekillerinden bahsediyor. 


İkinci kıtada şairimizin sakin bir hayat istediğini düşünüyorum. Tıpkı benim gibi. Çünkü gökyüzünün solgun olarak ifade edilmesi o hayatı pek sevmediğini ve sonrasında bir yıldızın sisi delip geçtiğinden bahsederek rüya gibi bir atmosfer yaratıyor. Yolun sertliğine zıt bir şekilde soyut bir dünyayı düşlüyor. Belki de çoğumuzun yolculuklarda konuşmak ya da bir işle uğraşmaktansa  (kitap okumak, dizi vs. izlemek gibi) müzik dinleyip dışarıyı seyretmesinin nedeni budur. Yolculuk gerçek ve hayallerle karışık bir deneyim sunarak insan ruhunu doyurduğu için.


Bir gaz istasyonunda insanların durup hızlıca kahve içmesi ve tedirginlikle diğerleri ile bakışmaları tempolu hayatın içinde izole olmuş ve geçici ilişkiler üzerine gönderme yapıyor şairimiz. Yine aynı şekilde, son dizelerde "altı şeritli yol", "kirli ses", "kuzey ve güney" ifadeleri yaşam yolculuğumuzun temposunda kaybolduğumuz, zıtlıklarla ve karışıklarla dolu bir kaosu anlatıyor.


Şiirin bende hissettirdikleri...


İlk sefer okuduğumda çok düz bir şiir olduğu kanısındaydım fakat çevirirken kendi uzun yolculuklarım ve düşündüklerim geldi aklıma. Ve uzun yolculuklarımın yanı sıra İstanbul'da yıllarca yaşadığım için orada arabayla kısa mesafeli olsa da nasıl uzun bir yolculuğa dönüştüğünü ve bu da kaosu anımsattı bana. Böylelikle daha derin düşünmeme ve aslında şiirin ne kadar derin olduğunu fark etmemi sağladı. Kendimi tekrar bir kaosun içinde buldum. Biraz kararttı içimi yani. Ama bir yandan, daha yeni sakin tempolu bir hayat biçimini benimsemiş olan ben (bir önceki gönderimden ne demek istediğimi anlayabilirsiniz) bu kaosun içinde kaybolmayı tekrar reddederek sağlam ilişkiler ve ne istediğinden emin bir insan olarak bu hızlı tempoya da olabildiğince ayak uydurabilmeyi ve sıkıntılar çekmeden atlatabilmeyi düşlüyorum -olabildiğince çünkü hayatın doğal bir süreci hızlı tempo, tamamen uzaklaşmak imkansız. Üstelik aslında bu durumun kötü olmadığı zamanlarda var. Sürekli yavaş geçen bir hayat da fazla sıkıcı olmaz mıydı? - 


İşte şiirin ben de tüm hissettirdikleri bunlar. Şiir hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Lütfen yorumlarda fikirlerinizi belirtiniz...

0 Yorum