Sevgili Deeptone dün Ağaç Ev Sohbetleri ile ilgili böyle bir konu seçmiş: her şiir, her kitap sanat mıdır?. Benim için oldukça güzel ve alevli bir konu. Deep'in yazısını okurken aklımdan bir sürü şey geldi geçti ve bu yüzden bu hafta ben de katılmak istedim. Bunu paylaştığımda saat 12 ama sabah 8'den beri bunun üzerinde yazıyorum ve düşüncelerimi toparlamaya çalışıyorum. Bu konu üzerindeki fikirlerimi belirttim ve bununla ilgili tartışmalara da açığım. Yorumlar da tüm fikirlerinizi belirtebilirsiniz. Farklı görüşler görmeyi, okumayı ve tartışmayı seviyorum!
Ağaç Ev Sohbetleri: Her hafta bir blog tarafından seçilen konu etrafında isteyen tüm blog yazarlarının bu konu hakkında yazdıkları ortak bir tartışma etkinliği.
Sanat ve edebiyat, tarih boyunca farklı bakış açılarına göre tanımlanmış ve sınırları sürekli tartışılmıştır. Her yazılan eserin sanat sayılıp sayılmayacağı konusu da bu tartışmaların merkezinde yer alır. Kimi zaman bir dönem eseri toplumsal olarak değerlendirirken, kimi zaman bireysel ifade gücü ön planda tutulur. Yazıya başlamadan önce bir de sanatın Türk Dili Kurumu'na göre anlamına bakmaya karar verdim. Aşağıdaki tanımlar tamamıyla TDK'nın resmi sözlük sitesinden alıntıdır:
Sanat
Arapça ṣanʿat
1. isim Duygu ve düşünceleri göze ve gönle hitap edecek şekilde söz, yazı, resim, heykel vb. ile ifade etme konusundaki yaratıcılık:
"Bir oyunun on beş gün sürmesi bir sanat hadisesi olduğunu gösterirdi." - Tarık Buğra
2. isim Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım:
"İtiraf edelim ki dünkü halkımız henüz sanata karşı hazırlıklı olmadığı için çok büyük müşkülata maruz kalıyordu." - Asaf Halet Çelebi
3. isim Bir şey yapmada gösterilen ustalık:
Konuşma sanatı.
4. isim Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü:
Askerlik sanatı.
5. isim ► zanaat.
Her Şiir, Kitap Sanat mıdır?
Bana göre sanat için yapılan her şey sanattır. Sadece sanatın kalitesi vardır ve bu kişiden kişiye değişir. Çünkü sanat bir insanın duygu ve düşüncelerini ifade ettiği estetik ve gönle hitap eden herhangi bir yazı, resim vesairedir. Bu tanıma baktığımızda estetiklik, yaratıcılık ve gönle hitap etmesi kişiden kişiye değişir. Bu yüzden bir insan beğenmese bile üzerinde uğraşılmış ve sanatını konuşturmak için uğraşmış bir ürüne sanat değildir demek bence oldukça kabadır.
Edebiyat bir sanat dalıdır. Bu yüzden kitaplar ve şiirler de sanattır. Edebiyat türü olduğu sürece içeriğinin ne olduğu önemli değildir*. Çünkü herhangi birine bir şey ifade etmeyen bir şiir kimisi için çok önem taşır. Belki tek bir kelimesinden çocukluğuna dair bir şey bulur ve "işte bu sanattır" der; çünkü ruhuna ve gönlüne işlemiştir. Ben üniversitedeyken bir şiir okutulmuştu. Şair bu şiirde sadece eşini aşağılıyordu. Şiirin ya da şairin ismi aklımda değil ama eski dönemlere aitti. Ben o zaman bu şiiri okuduğumda resmen sinirlenmiştim. "Bu ne ya, adam sadece karısını sövmüş, edebiyat olmuş, günümüze gelmiş, bu nedir" demiştim. Ama şimdi düşündüğümde bunun altında birçok şey yatabilir. Mesela, o dönemde ya da bu dönemde kadınların da kötüsü olmuyor mu? Belki de eşine çok çekmiştir ve eşi de ona zarar vermek yerine duygularını şiire dökerek öfkesini dindirmek istemiştir. Çünkü sanat bir yerde kaçıştır. Sanat, duyguların en yoğun ve en samimi şekilde dışa vurulduğu bir alandır. Şairin bu şiirinde öfkesini, kırgınlığını ya da hayal kırıklığını ifade ediş şekli, bize onun iç dünyasına dair bir pencere açar. Belki de bu şiir, sadece bireysel bir hesaplaşma değil, dönemin kadın-erkek ilişkilerindeki dinamiklere dair bir eleştiriydi. O dönemin toplumsal yapısını düşündüğümüzde, şairin eşine duyduğu öfkeyi bu kadar açık bir şekilde dile getirmesi, onun cesareti ya da yaşadığı toplumsal baskılarla başa çıkma yöntemi olarak da yorumlanabilir.
Bununla birlikte, sanatın bir diğer özelliği de çok boyutlu yorumlara açık olmasıdır. Bu şiir, bir okurun gözünde öfke dolu bir metin olarak kalabilirken, bir başkası için toplumsal eşitsizliğin izlerini taşıyan bir belgedir. Belki de o şairin amacı, karısını aşağılamaktan çok, kendi çaresizliğini ve dönemin sert gerçeklerini gözler önüne sermekti. Bu da bizi şu noktaya getiriyor: Sanat, bazen hoşumuza gitmeyen duygularla ya da fikirlerle yüzleşmemizi sağlar ve bu bile başlı başına bir anlam taşır.
Sanat, salt güzellik ya da yücelik sunmak zorunda değildir. Bazen en çirkin ve rahatsız edici olan, en derin izleri bırakır. O şiiri okurken hissettiğiniz öfke bile, sanatın size dokunduğunu ve sizi düşündürdüğünü gösterir. Edebiyat ve şiir, insan ruhunun karmaşıklığını anlamamıza olanak tanır. Belki o şair, kendi çaresizliğini yansıtırken, size de empati yapma ve farklı bir bakış açısıyla değerlendirme fırsatı sundu.
Sonuçta, her eserin ardında bir insan ve onun hikâyesi vardır. Bu hikâyeyi anlamaya çalışmak, eserle kurduğumuz ilişkiyi derinleştirir. Sizi rahatsız eden bir şiir bile, başka birinde hayranlık uyandırabilir. Ancak burada önemli olan, bu eserin sanat olup olmadığını tartışmaktan çok, onun kalitesini ya da bize ne ifade ettiğini değerlendirmektir. Sonuç olarak, sanat için yapılan her şey sanattır; bunun niteliği ya da değeri ise izleyicinin, okurun veya dinleyicinin öznel algısına bağlıdır. Bazı eserler bizi derinden etkilerken, bazıları yalnızca bir dönemsel belge ya da ilginç bir detay olarak kalabilir.
*Ders kitapları, ansiklopediler, sadece bilim üzerine yazılan kitaplar, boyama kitapları, bulmaca kitapları vs. edebiyata ait değildir bu yüzden sanat da değildir. Bu kitaplar içerikleri nedeniyle sanattan ayrılabilir. Fakat fantastik, korku, tarihle iç içe geçmiş roman kitaplarının sanat olup olmadığı bana göre tartışalamaz, çünkü bir edebiyat türüdür bu yüzden de sanattır.
Zor bir konuyu çok boyutlu ve güzel anlatmışsın, bakalım başka yorumlarda nasıl fikirlerle karşılaşacağız:)
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilEvet, ben de ne kadar farklı fikirlerle karşılaşacağımızı merak ediyorum doğrusu. :)
güzel düşünceler :) teşekkür ederiz yanii :) bencesi de şöyle : sanatın edebiyatın kuralları var. yani bir eserin sanat eseri olması birçok kurala bağlı. bir eserin edebiyat olması da belli kurallara kıstaslara bağlı. filmler de öyle hikayeler de :) bir eserin sanat açısından iyi olduğunu kötü olduğunu anlamak için sanat üzerine kuramsal kitap çok okumalı, çalışmalı. bir eseri sanat açısından değerlendirmek tamamen tarafsız bir eylem, kişisel değil. sevmek sevmemek beğenmek beğenmemek gibi duygular geçerli değil bu eylemde. eleştiride de kişisel görüşler olmaz. sanat açısından bakar insan, kendisi yoktur yani. bir eseri değerlendirirken, üç türlü yaklaşım oluyor, birbirinden bağımsız. bir, sanatsal olarak tarafsız bakmak, iki, sevdim sevmedim beğendim beğenmedim olarak bakmak, üç, sanat eseri doğru mu yanlış mı diye bakmak. bilimsel olarak, insancıl olarak doğru mu diye bakmak, insanları yanıltmasın diye bakmak. tarafsız olarak sanat adına bakınca eserlerin çok azı sanat ürünü, bunu görebiliyoruz. bunlar zaten ünilerin sanat edebiyat tiyatro bölümlerinde öğretiyorlar. örnekse; turgut özakman var hoca, onun "oyun senaryo yazma tekniği" kitabı nir temel başvuru kitabı. bu sanat eseri kavramı da bir filozof var, bertolt brecht, onunla başlamış. eleştiri kuramı filan işte :)
YanıtlaSilSanatın kendisine dair kitaplar okumayı çok sevmiyorum şahsen fakat önceden bir-iki kitap okumuşluğum vardır. Bu yazıyı da yazarken çok büyük olmasa da küçük çaplı bir araştırma yaptım senin bahsettiğin kriterler için.
SilÖncelikle sanat kitaplarına değineyim. Şimdi bu kitapları da bir insan yazıyor sonuçta. Aslında sanata dair öznel olan kitaplar bunlar da, yazan kişi ne kadar uzman olursa olsun. En azından benim okuduğum kitaplar için bunu söyleyebilirim.
Sevip sevmemek konusunda hak veriyorum. Bahsetmiş olduğum gibi şiiri sevmedim ama onu sanat olarak kabul ettim. Çünkü şiir sanatına uymuş ki benim dönemime kadar gelmiş, derste okutulmuş. Ben böyle düşündüm.
Sana katılmadığım konu şu, anladığım kadarıyla sanatın sanat olması için o sanatı sanat kriterlerine göre eleştirmek gerekiyor. Sanat kriterleri ne peki? Direkt ChatGPT'ye sorduğumda buna da öznel diyor. :)) O zaman ben şöyle diyorum her şeyi sanat sayıp saymamak insana bağlı. Başka insanların, uzmanlar bu konu da bana sadece fikir verebilirler. Felsefi bir görüş gibi biraz. Etkilenirsem alırım, yoksa kendi bildiğimi doğru sayarım. Tabii başkalarının düşüncelerine de saygı duyarım. :)
e tabisi öyle. çeşitli sanat eleştirisi kuramları var. eleştirel gerçekçilik gibi, bir tanesi bu. birbirine hiç benzemeyen kuramları, bilim adamlarını okuyup kendi düşüncemizi oluşturabiliriz. resim, müzik vb. üzerine bol bol okuyarak yine de kendimize bir sanat ölçüsü oluşturabiliriz, sevmek ve beğeniler dışında :) ama bazen bir sanat eserini sevebiliriz de :) örnekse, batman filmlerini çok severim ama bu seri sinema sanatı değil, popüler ticari sinema. birçok sanat filmi ise çok iyiler ama sıkıcılar. ancak, hem iyi sanat olup hem de sevdiğimiz de olabiliyor. örnekse, asla gözlerini kaçırma (2018) bir sanat filmi ama çok da sürükleyici :)
YanıtlaSilSevmek ve beğenilere benim sık değinmemin nedeni zaten senin bahsetmiş olduğun noktaya değinmek. Biri seviyor diğeri sevmiyor diye sanat, sanat değildir diyemeyiz. Öte yandan, hala aynı fikirdeyim ki sanat için yapılan her şey sanattır. Sanat için yapılan şey zaten sanat özelliklerini taşır ama kalitesi farklıdır. Benim için tüm edebi türleri öyledir, o özelliği taşır. Batman'in hangi serisinden bahsettiğini bilmiyorum ama benim izlediğim sinema sanatına uygun olduğunu düşünüyorum. Tim Burton yapımını izledim mesela. Gotik estetiği, karanlık atmosferiyle Tim Burton yapımı olan oldukça sanatsal bir şekilde işlenmişti. Ha ama diğer yapımlar için sanat yanı zayıf kalmış olabilir. Neyse işte, ben yine aynı şekilde düşünüyorum.
SilYorumun için teşekkür ederim. Bahsettiğin isimlere mutlaka göz atacağım, belki bilmediğim bir şey çıkar fikir değiştiririm. :)
Merhabalar.
YanıtlaSilKaleme alınmış şiir ve kitaplara, sanat değeri verecek olan kişiye göre bu değerlendirme değişecektir. Çok zor bir soru. Edebi sanatın kurallarına göre de bu değerlendirmeyi ancak uzmanlar yapabilir.
Selam ve saygılarımla.
Bu konu biraz daha felsefi geldi bana aslında. İnsanlar düşünür, tartışır; uzmanlar yol gösterir. Benim şu anlık fikrim bu şekilde. :)
SilYorumunuz için de teşekkür ederim! :)
SilDerli toplu çok güzel bir yazı olmuş. Ben de seninle aynı şeyleri düşünüyorum. Sanat kişinin iç dünyasının dışavurumuyla gerçekleşen bir eylemdir. Ortaya çıkan ürüne ise eser diyoruz. Bunu edebiyat özelinde ele aldığımızda da durum değişmiyor. Bir metnin bize hitap edip etmemesinden bağımsız olarak ve hatta (ki aslında bu kısmı bloğumda da uzun uzun yazmıştım) kendi içindeki edebi değerlendirmelerden bile bağımsız olarak bir sanat eseridir. Kaldı ki bir esere baktığımızda türlü çeşitli duyguları hissedebilirken, tek tip edebi değerlendirmelerin gerekliliğini de (Türkçe öğretmenliği okumamın da etkisiyle) sorguluyorum. Bence önemli olan, eseri kişinin kendi iç dünyasında tahlil edebilme -yani iletişim ve ifade- becerisi olmalı. Buna da değindim çünkü özellikle de edebi metinleri edebi metin kabul etme şartları (günümüzde gevşemekle birlikte) katı bir perspektiften değerlendiriliyor. Bence anahtar kelime hayal gücü. Kişinin iç dünyasından oluşturduğu her eser -senin de yazdığın gibi- sanat eseridir.
YanıtlaSil