Hyunam-Dong Kitabevi - Hwang Bo-reum | Kitap İncelemesi

Kitapçıya girdiğimde çok satanlar bölümündeydi. Açıkçası ilk kapağı ilgimi çekti. Sonra arka kapağını okuduğumda içeriği de oldukça ilgimi çekti. Daha önce asıl konusu kitaplar olan ya da kitabevi olan bir kitap okumamıştım. O yüzden merak edip hemen alıverdim.




Hyunam-Dong Kitabevi daha bu yıl çıkan bir kitap. Yazarı Koreli Hwang Bo-reum. Kitap arka kapağında yazıldığı gibi kariyerini ve evliliğini hatta ailesini bile bir kitabevi açmak için geride bırakan orta yaşlarındaki Yeognju'yu anlatıyor. Kitabevini nasıl işlettiğini, yazarlarla muhabbetlerini, kitabevi için yaptığı etkinliklerin yanı sıra kitap kişisel gelişim ve insanın hayatındaki yerini bulması üzerine sohbetlerden oluşuyor. Kitabın arka kapağı:



Yeongju'nun etrafında özellikle iş hayatında çalıştığı kişilerin de kendine özel mücadelelerinden bahsediliyor. Mesela kendilerine kahve tedarik eden Jimi'nin sürekli kocasıyla sorun yaşaması, kitabevinde çalışan baristanın aslında çok zeki ve çalışkan olup sonra hayatta kaybolması ve bunun dışında birçok yan karakter de hikayeye katkı sağlıyor.


Kitap oldukça sakin ve yavaş akıyor. Güzel diyaloglar olsa da kitabın benlik olmadığına karar verdim. Hiçbir aksiyon, hiçbir his yok gibiydi benim için. Çok tekdüze. Çok satılanlar arasındaymış dediğim gibi ama ben sevemedim. Hani kötü değil ama aman amanlık bir kitap da değil diye düşünüyorum. Kitabevinin işleyişi, yazarlarla röportajlar ve kitabevi etkinlikleri hoşuma gitti açıkçası ama kimi diyaloglar; mesela Jimi'nin evlilik hayatına dair olanlar beni sıktı.


Öneriyor muyum? Çok satılanlar arasında. Belki benim hissedemediğim bir şey vardır, bilemiyorum. Kişisel gelişim, kitabevi gibi konuları seviyorsanız deneyebilirsiniz ama ben önermiyorum.




Alıntılar

Ben aslında mükemmel bir insanım ama bilerek aptal gibi görünmeye uğraşıyorum.

Syf: 10

İnsan en nihayetinde bir ada değil midir? Bir ada kadar tek başına, bir ada kadar kimsesiz. Öte yandan tek başına ve kimsesiz olmanın aslında tamamıyla kötü olmadığı fikri kuşatıyor beni. Zira tek başına olmak beraberinde özgürlüğü getirdiği gibi, kimsesiz olmak derinlere inmemize olanak sağlar. Karakterlerin bir ada gibi işlendiği ve bir ada misali yaşamış farklı bireylerin birbirini bulduğu romanlardan keyif alıyorum.

Syf: 15

Kitaplar, kısıtlı deneyimlerimizle hiç görmediğimiz bir dünyanın barındırdığı acılarla çevrelenmiştir. Bir başka deyişle, eskiden farkında olmadığımız ıstıraplarla karşı karşıya kalırız. Bir başkasının kaderini derinden hissederken sadece kendi başarımız ve mutluluğumuzun peşinden koşmak zorlaşır.Bu yüzden kitap okumanın, aksine bizleri bahsedilen o başarıdan uzaklaştırdığı kanaatindeyim. Kitaplar bizi başkalarının önüne ya da üstüne koymaz; başkalarının yanında durmamıza yardımcı olur. Bu sebeple bizler bir başka açıdan başarıya ulaşıyoruz aslında.

Syf: 41

Bir keresinde, roman karakterlerinin hepsi biraz uyumsuz kimselerdir, o yüzden yaşamın içinden, sıradan insanları temsil ederler demiştin ya. Hepimiz uyumsuz olduğumuz için birbirimize çarpınca incinip incitiyoruz işte. Bu senin de sıradan bir insan olduğun anlamına geliyor. Hepimiz öyleyiz. Yaralayarak yaşıyoruz.

Syf: 79

Bir başkasını hayal kırıklığına uğratmamak adına yaşanan bir hayattansa istediğim hayatı yaşamam daha doğru değil mi?

Syf: 103




Tüm kitap önerilerimi ve incelemelerimi görün

3 Yorum

  1. Bu kitabı ben de en çok da kapağı için merak ediyorum. İşte tasarımın önemi. :)

    YanıtlaSil
  2. O kadar akışı yavaş kitapları ben de sevmiyorum. Nezaketen dinlediğim insanlar gibiler. "Bitse de gitsem" moduna giriyorum.

    Ama alıntılar derin... alıntılarını sevdim.

    YanıtlaSil