Deprem

Önceki yazılarımdan birinde yakınarak şöyle demiştim...

Kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü doğanın ve tarihin arasında yürümekten, gezmekten, keşfetmekten zevk alabiliyorum diye. Sonra da demiştim ki, bunun güzelliğini fark edemeyen insanlara acıyorum. Seneler sonra insan hem etrafını; bu doğayı, tarihi yok edecek, hem de kendini yok edecek, bu güzelliklerden eser bile kalmayacak demiştim. Bu beklediğimden de çabuk oldu.

Şehirler resmen tarihiyle beraber yok oldu. Tabii ki en çok, en çok insanlarımıza üzülüyorum. Çok güçlü bir ülke olarak tüm önlemlerimizi alabilecekken neden boşu boşuna bir distopya yaşamayı seçtik?

Kaç gündür yapabildiğim her şeyi yapmaya çalşıyorum. Sosyal medyadan hikayeler paylaşarak yardım etmeye çabalıyorum, insanları bilinçlendirmeye çalışıyorum, hala öğrenci konumunda olduğumdan maddi olarak çok yardım edemesem de birkaç parça eşya gönderdim. Keşke, keşke bundan fazlası gelseydi elimden.

En çok yapamadıklarıma, yapamadıklarımıza üzülüyorum. Sırada İstanbul depremi var. Kaçınılamaz. Düşünüyorum, 99 depreminden, İzmir depreminden sonra hiçbir değişiklik olmadı. Bundan sonra da olmayacak, umutlu değilim. Fakat yine de içimdeki küçücük umutla bu depremden sonra kendi değerimizi bilip daha akıllı kararlar almak umuduyla diyorum.

Hepimize geçmiş olsun, hepimizin başı sağ olsun...




0 Yorum