Hayvanları her zaman insanlardan daha çok sevdim. Bu her zaman önüne geçemediğim bir durum. Genel olarak insanları sevemiyorum. Hayvanlarla ilişkilerim çok iyiydi çocukluğumdan beri. Çocukluğumda filmlerdeki gibi bir hayatım vardı. Aydın'da müstakil, iki katlı çok hoş bir yerde oturuyorduk. Kocaman bahçesi vardı. Site şeklindeydi, etrafı hep müstakil evlerle doluydu ve en güzeli biraz ilerideki bir parkta papatya bahçesi vardı. Oradan gelir sanırım, en sevdiğim çiçektir papatya. Ama orada hatırladığım en güzel şey, belki de çocukça duygularla çok daha yoğun hissettiğim yıldızlardı benim için. Bahçeye açılan balkonumuzda kocaman bir kanepemiz vardı. Yazın her gece orada yıldızları izleyerek uyuyakalırdım ve annem beni yukarıya odama taşırdı. Hatta bir gece bu duruma çok sinirlenip annem beni odama geri taşıdıktan sonra geri inip balkonda uyumuştum.
Bir keresinde evden kaçmışım. Annemlerin ödü patlaşmış, beni sora sora papatya bahçesinde bulmuşlar. Alışkanlıklarım, en'lerimin çoğunu bu evde aldım ben. En sevdiğim çiçek papatya, hayatım boyunca en zevk aldığım ve huzur bulduğum şey yıldızları izlemek. En sevdiğim hayvan mı? Kedi.
Bu güzel evimizde bir kedimiz de vardı. İlk hayvanımdı benim. İnanılmaz güzel bir kediydi. Tüyleri oldukça parlak; beyaz, sarı ve siyah renkleri vardı. Adı Boncuk idi ve dişiydi. Çok oyuncu bir kediydi, iple koşarken arkamdan yakalamaya çalışırdı. Gece balkonda benimle yatardı. Oyuncu olmasının yanı sıra çoook zekiydi. Bir keresinde civciv almıştık iki üç tane. Onları diğer kedilerden korumaya çalışmıştı. Kulağının arkası yara olmuştu ama kısa zamanda iyileşmişti, annem iyileştirmişti onu. Daha sonrasında yine iple koşarken yavaşlamış olduğunu fark ettim. Hızlı koşamıyordu eskisi gibi. Sonra ortadan kaybolmaya başladı. Ara ara gidip gelirken en son 3 4 gün boyunca gelmedi. Çok endişelendik. Ama sonra tam üç yavruyla kapımıza geldi. Biri simsiyah, diğeri sapsarı, bir diğeriyse annesi gibi karışık renklerde minik minik kedicikler. Hepsine bir süre baktık. Bahçemiz hepsine yeterdi. Ama sonra Aydın'dan Denizli'ye taşınmak zorunda kaldık. Annemler kediyi götürmek istemediler. Çünkü apartmanda yaşayacağımız için kedi ve yavruları için uygun yer yoktu. Yavrularından da ayıramazdık onu. Ahh düşünürken, yazarken gözlerim doluyor. Bazen keşke o günlere geri dönebilsem diyorum. Zaman orada öylece dursa. Şimdi çok uzak bir rüya gibi her şey.
Sizin en çok şu zamana geri dönebilseydim dediğiniz bir vakit var mı? Peki hatırladığınız ve sizi etkileyen bir çocukluk anınız? Yorumlarda belirtiniz!
***
IG: @kayipfisilti
0 Yorum